İsrail’in saldırısının ilk gününden sonra, medyada sık İran karşıtı yazılar gördük. Ama İran’ın hızla toparlanarak etkili yanıtlar vermesi, bu havayı dağıttı. İran’a destek artıyor.
Milat yazarı Ufuk Coşkun, “Şöyle bir zamanda amasız İran'a destek verilmelidir.” diyerek herkese önemli bir uyarı yaptı.
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, bir ölçü verdi:
“Gazze seviniyorsa... Sevinelim.
Gazze üzülüyorsa... Üzülelim.”
Çok isabetli bir ölçü. Tebrik ederiz. Biz de günlerdir buna dikkat çekiyoruz. Bu tavrı bütün basın olarak sahiplenmeliyiz.
‘TEOKRATİK DÜZEN YIKILSIN DA
NE OLURSA OLSUNCU’LAR
Ama maalesef hem medyada hem de sosyal medyada İran’a yönelik kara propagandanın sürdüğünü görüyoruz. Bu propagandalar içinde İsrail barındırmasa da, daha çok İran’ın yönetim biçimine yönelik düşmanlıktan kaynaklanıyor. Hal böyle olunca, Netanyahu’nun İranlılara yaptığı “Rejime karşı ayağa kalkma” çağrısına eklemleniyor.
Önceki gün manşetinden İsrail’in saldırılarını büyüten, Netanyahu’nun çağrısını manşetine taşıyan Cumhuriyet, İran düşmanlığında bir adım daha attı. Bugünkü manşetleri: “Hedef rejim” oldu. Şah’ın oğlu Rıza Pehlevi’nin gördüğü fırsatı satırlarına taşıdı. İsrail’in saldırısının adı olan “Yükselen Aslan” sembolünü de alladı pulladı.

Cumhuriyet yazarı Örsan K. Öymen, “İran’daki teokratik diktatörlük yönetiminin yıkılması elbette İran halkının yararınadır.” dedi. İran’ı hükûmete yakın mezhepçilerin yaptığı gibi emperyalist olmakla suçladı. ABD-İsrail emperyalizmine ses çıkarmayanlar, konu İran olunca “emperyalist” lafına sarılıyorlar.
T24’ten Mehmet Y. Yılmaz da İran’ı hedef aldı: “Böyle bir saldırının gerçekleşmesini mümkün kılan zaafın nedeni, İran’ın teokratik rejiminden başka bir şey değildir. (…) İsrail’in saldırısı, İran’daki teokratik devletin içinin ne kadar kof olduğunu bir kez daha görmemizi sağladı.”

Laiklik ve Türkiye’ye ders üzerinden İsrail’i savunmak ve o füzelerin yanında yer almak böyle bir şey!
Sosyal medyada gazeteci Adelina Shista da ”rejim çöküyor halk geliyor.” propagandası yapanlardan. Kendine araştırmacı yazar diyen Erkan Trükten de, “İran’da yakında LAİK DEVRİM var.” diyerek İsrail bombalarından medet umanlardan. Tarihçi Ramin Sadık, “İran’ın kaleminin kırıldığını” öne sürüyor. Emekli Tümgenerel Rafet Kılıç da, İran’ın yönetimi biçiminin liyakatten uzaklaştırdığını iddia ederek benzer propagandayı dillendiriyor.
İSRAİL’İN HEDEFİYLE
BİRLEŞEN YAZILAR
Bir de Türkçülük adına İran’ın bölünmesini isteyenler var. Ama bunlardan önce bir “aradakiler”e dikkat çekmek istiyoruz. Bunlar da, İran’ın nükleere sahip olmasının Türkiye için tehdit olacağı görüşünde. Milliyet’ten Özay Şendir, bunu savunanlardan. “Nükleersiz İran Türkiye için iyidir…” diyen Şendir, İran’ın Türkiye’ye karşı tavırlar aldığını belirterek, “Saldırıya uğramış olmaları, soykırımcı bir devletin hedefinde olmaları nedeniyle elbette içimde bir dayanışma duygum var ama daha fazlası yok.” diyor. Hatırlatalım, İsrail bu saldırıları ne amaçla yapıyordu? “İran’ın nükleer altyapısını yok etmek.” Ee, bu fikirle sayın Şendir’in kimin yanına düştüğü çıkarımını okurumuza bırakıyoruz.
SAHTE TÜRKÇÜLER
“Vatikan İran’ın yanında laik kalır” diyerek propagandaya katılanların yanı sıra, Türklerle İran’ın arasını açmaya çabalayan yöntemler de var. Örneğin “RUSEN Press” hesabı “İran Türkiye’nin dostu mudur” diye sorarak, iki ülke arasını açacak söylemleri öne alıyor.

Yine bazı Türkçü hesaplar, “İran’dan Türkiye’ye göç dalgası başladı” diyerek yalan haberlerle Türk milletinde İran’a karşı tepkiler oluşturmaya çalışıyor. “Mossad nasıl çalışır”ın bir örneği.
İlahiyatçı Cemil Kılıç Türkçülük adı altında İsrail bombalarına destek veriyor: “İran'da rejim çökecek, 35 milyonluk Güney Azerbaycan Türk devleti kurulacak. Tebriz'e gidip öz dilimizle türküler söyleyeceğiz. Erdebil'de Şah İsmail'in kabrini ziyaret edeceğiz. Yaşasın Azerbaycan!”
Kılıç’ın şu mesajı da Zafer Partisi’nin yıllardır uyardığımız ABD-İsrail politikalarını güçlendirme amacını ortaya döküyor:
“İran'daki Türklerin özgürlüğü her şeyden önemlidir.
Doğu Türkistan'daki Türklerin özgürlüğü her şeyden önemlidir.
Kuzey Afganistan (Güney Türkistan)'daki Türklerin özgürlüğü her şeyden önemlidir.
Rusya'daki Türklerin özgürlüğü her şeyden önemlidir.
Batı Trakya'da, Kıbrıs'ta, Gagavuzya'daki Türklerin özgürlüğü her şeyden önemlidir.
Kırım ve Kafkasya'daki Türklerin özgürlüğü her şeyden önemlidir.”
Hep dikkat çekiyoruz. Bugün ABD’cilik ve İsrail’cilik, açıktan yapılmıyor. Ama Türkiye’nin komşuları ve Avrasya’daki bölge ülkeleri ile arasını açma taktikleriyle, ülkemiz yalnızlaştırılmaya ve ABD-İsrail’in yanına eklemlenmeye çalışıyor. Bakınız bu mesajlarda Çin, Rusya, İran düşmanlığından başka bir şey yok.
Laiklik ve Türkçülük adı altındaki gizli İsrailcilik işte burada bütünleşiyor.

Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi Adnan Türkkan, Kılıç’a tepki gösterdikten sonra altına gelen Av. Dr. Mehmet Ruşen Gültekin’e ait bir yorum, bu durumu özetliyor:
“Haksızlık ediyorsunuz. Hoca İsrail füzelerini alkışlamıyor. Ama evet ben de istiyorum ki İran’daki molla rejimi düşsün. Çünkü kendi halkına zulmediyor. Rejim zaten meşruiyetini kaybetmiş aslında.”
TÜRKİYE’YE EMPERYALİST
MÜDAHALEYE SEVİNECEKLER
Uyarımızdır. Bunlar İran’ı ilgilendiren bir mesele değil. Bu doğrudan Türkiye’yi ilgilendiriyor ve milli güvenliğimizle ilgili bir konu. Bunlar kimlerdir? CIA’nın psikolojik savaş elemanı Rubin, “İsrail–İran savaşı: Türkiye ile gelecekteki bir savaşın 'provası' mı?" yazısında esas hedefin Türkiye olduğunu belirtiyor. ABD Yunanistan’a İsrail’de Güney Kıbrıs’a yığınak yapıyor. Bu silahlar Türkiye’ye karşı dönen namlulardır. Türkiye’ye yapılacak bir ABD-NATO-İsrail saldırısında, işte bunlar mevcut hükûmete karşı emperyalist müdahaleye de aynı gerekçe ile sevinecekler.
Rubin’in Türkçe yazan yoldaşları görevde.
Hepimizin uyanık olması gerekiyor.
|